….hayatımın İstanbul sahnesine kocaman bir nokta koymaya hazırlandığım şu günlerde daha bir sımsıkı sarılıyorum İstanbul’uma. Belki de sarıldığım, kucağıma sığdıramadığım İstanbul değil. Anılarım, yaşadıklarım, öğrencilik yıllarım, dostluklarını her zaman arayacağım sevgili arkadaşlarım, hayatıma renk katan öğrencilerim, alışverişlerim, pazar gezmelerim, piknik maceralarım, …
Bitmek bilmeyen bu anılarım olacak benim kucağıma sığdıramadığım. Gün gelecek belki de zamana yenik düşecekler, birer birer kucağımdan sıyrılarak maziye gömülecekler. Kim bilir belki de sürekli hatırlanıp “zaman”, anılarıma yenik düşecek tıpkı şimdi olduğu gibi.
“Zafer zafer değildir, üniversite sınavı kazanılmadıkça” sözleri hiç çıkmıyordu beynimin köşesinden. Öyle bir yer etmişti ki kazanmamanın imkanı yok gibiydi. Dostluklarımız şu an maziye gömülse de onlar tarafından, ben onları hiç çıkaramadım, ne aklımdan ne yaşantımdan. Hep hatırda kaldılar. Çünkü ilk dostluk kurduğum insanlardı onlar benim.
Hiç unutulmayacak birlikteliklerimizi paylaşmıştık. Beraber gülüp, beraber eğlenmiştik. Nazımı çeken onlar olmuştu. Unutulmaz diyordum ama şimdi hepimiz yabancı kesildik birbirimize. Bir araya geldiğimizde zorlukla hatırlayabileceğimiz küçümencik anılar kaldı sadece çocuklarımıza fısıldayabileceğimiz…
Hiç korkmamıştım kazanamam diye. Kendime güvendiğim gibi, etrafımda da bana güven veren, bu konuda yardımlarını esirgemeyen ailem vardı. Babam hep derdi: “Benim kızım istediği herşeyi yapar.” Bazen gurur duyardım kendimle bu sözü duyduğum zaman. Bazen de sinirlenirdim. Sanki yıllar ötesine sesleniyor gibi gelirdi, babamın bu sözü. Kendisini kaybettiğimizde de bu sözler, hep benim en büyük dayanağım olmuştur.
Kucağıma sığdıramayacağım anılarımı yaşamaya başlayacağımın sevincini nihayet almıştım. Mutlu haberi en çok paylaşmaya can attığım kişi yanımda değildi. Sanki onu kaybettiğimiz topraklar, çok erken almıştı onu bizden. Belki de onsuz yaşamaya hazırlıyordu bizi. Evet evet onsuz, sevgisiz, babasız bir hayat…
Denizli’den İstanbul’a uzanan yollar, benim için heyecan doluydu. Bir o kadar da hüzünlü. Bir tek ben arkadaşlarımdan ayrılıyordum. Hepsi birlikte kaldılar, ben kilometrelerce uzakta. İşte anılar, zamana yenik düşmeye başlamıştı bile. Bütün İstanbul seferlerimde olduğu gibi, ilkinde de hava kapalıydı. İnsanın ruhunu çökertiyordu. Benim memleketimde hiç böyle esmezdi soğuk rüzgarlar. Güneş hiç küsmezdi bize hep aydınlıktı gökyüzü…
Özel Adil Kız Öğrenci Yurdu, yeni adresimdi artık. Herkes yabancı. Bir o kadar da soğuk. Annemin bitmek bilmeyen yalvarışları kulağıma fısıldıyor yine: “Ne olur kızım kalma buralarda. Ben hiç sevmedim bu şehri, gel gidelim. İstanbul yutar seni. Seneye yine girer daha iyi yerler kazanırsın.” Ben o kararı vereli çok uzun zaman olmuştu, anneciğim. Ne yürek varmış bende, diyebiliyorum şimdi kendime. Anneme bu sözleri karşısında cevabım şu olmuştu: “Anne ben o evden çıktım artık bir daha girmeyeceğim. Üzülme. Şimdi veya seneye hiç fark etmez, buna alışmamız gerekiyor.”
Artık iticiliğini bana hissettirmeye başlamıştı bu şehir. Ta ki üniversitenin tanışma çayına kadar. Orada hocalarımızla tanıştık. Bize geleceğin fedakar öğretmenleri sizler olacaksınız, diye vurguladıkları cümleler, güne damgasını vurmuştu. Belki bize birazcık yabancı gelmişti bu cümleler ama çok sevmiştim hocalarımı. Özellikle değerli hocam Prof.Dr.Cemil Öztürk’ün benim için ayrı bir değeri vardır. Kendisine buradan sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bir öğrenci için öğretmenin ne kadar önemli ve bir o kadar da değerli olduğunu öğrenmeye başlamıştım bile. Hocalarımızla beraber gittiğimiz sempozyumlar, Trabzon’da yediğimiz bayat hamsi, İstanbul-Denizli hattında trenin sesine inat yaptığımız unutulmaz sohbetler, sürpriz Adana karşılaması, Prof.Dr.Ayla Gürdal’ın unutulmaz jesti, kucağımdan hiçbir zaman sıyrılamayacak anılarım olacak benim için.
Şehir içi otobüsleri, bilet, jeton kavramları yeni yeni gelişmeye başlamıştı bende. Boğaz Köprüsünü yürüyerek, biletsiz geçmenin zevkine bile varmıştım, yarı yoldan dönsem de. Artık karış karış biliyordum İstanbul’u. Arkadaşım Zerrin’in dediği gibi: “İstanbul’u sevmiyorum diyorsun ama kaç yıllık İstanbullu olduğum halde benden iyi biliyorsun İstanbul’u bu nasıl oluyor?”
İstanbul’ a bir alışırsan tam alışırsın daha gitmek istemeyeceksin derdi Madam’ım. Gerçekten de öyle oldu. Adresim Cevizlibağ Atatürk Öğrenci Yurdu oldu olalı, daha da bir alıştım İstanbul’a. Koçumla (Funda) beraber karanlık, uzun koridorlarından geçip, hamamlarına ulaştığımız, modellik (best model) bile yaptığım bir yurttu burası. Yasaklara inatla karşı çıkıp, savaştığımız, sapık mücadeleleri verdiğimiz bir yurt.
Artık İstanbul’dan ayrılmak, korkulu rüyalarım olmaya başlamıştı. Bu sene artık mezun oluyordum. Nede çabuk geçmişti yıllar. Tanesini 2 liraya aldığım kaşıklarım bile, yepyeniydi hala. Hiç eskimemişti. Eskiyen bizdik. Koskoca yıllara meydan okuyamayan yaşımız. Yıllar birer birer alıyor yaşımızı. Hiç demiyorlardı, beraberinizde götürmek isteyip, hiç yanınızdan ayırmayacağınız kişileri de götürebilirsiniz diye… Bu kadar mı acımasız hayat? Bu kadar mı vefasız? Hiç mi bilmiyorlar babasız mezuniyetin buruk geçeceğini, hiç mi düşünmüyorlar bir genç kızın en büyük hayalinin babasıyla düğününde dans etmek olduğunu, hiç mi düşünmüyorlar dede olmanın sevincini ona yaşatmanın büyük bir mutluluk olacağını,…Hiç düşünmüyorlar hiç…
Ben çok düşündüm ama bunları bazen güldüm, bazen ağladım, bazen çocuğumun kulağına fısıldadım, dedesini anlattım ona, bazen de böyle satırlara iliştiriverdim.
Buruk bir sevinçle de olsa mezuniyetimi yaşadım. Beni bugünümde yalnız bırakmayan aileme, Madamıma ve akrabalarıma da ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
“Yeter artık kızım bu kadar okumak sana.” Dedi babaannem. Belki de yıllardan korkuyordu kadıncağız. Bir an önce çalışıp, para kazanıp, hayata atılıp, mürüvvetimizi görmek istiyordu. Nede olsa en büyük torun bendim. Ama ben babaannemi dinlemedim. Yine babamın sözleri, beni esiri altına almıştı. “Okuyabildiğin yere kadar okuyacaksın, ben de gücümün yettiği yere kadar seni okutacağım.” Nihayet yüksek lisansımı da, aynı üniversitede yapmaya başladım. Zorlu yıllardı benim için. Son dönemlerinde hayatımı her şeyiyle paylaşmaya karar vereceğim, eşimle tanıştım. Tez çalışmalarında daha bir kaynaştık. Yıllar bizi Çorlu’ da bir araya getirdi. Sığamadık Çorlu’ya. Kıpır kıpır hayatımı ancak İstanbul’da dolu dolu yaşayabileceğimi Çorlu’da geçirdiğim yıllar söyledi bana.
Hayatıma renk katan öğrencilerime, nihayet kavuşmuştum İstanbul’da. Miniciktiler. Belli etmesem de çok heyecanlıydım. Kıpır kıpırdım. Onlardaki masumiyet, öğrenme ihtiyacı beni daha çok mesleğime bağladı. Onlar için unutulmaz bir öğretmen olacaktım belki de. Kim bilir, söylediğim ufacık bir söz, okşadığım minicik bir baş onları yarınlara umutlarla bağlayacaktı.
Dolu dolu geçirdiğimiz beş yıl… Minicik ellerin başardığı yetenekleri, ilk sergimizde büyük bir mutlulukla sergiledik. Hünerlerimiz bitmedi. Adımlarımıza coşku katıp halaylar çektik, bayramlarımızda coştuk, birden büyüyüp gelin olduk, kına geceleri yaptık, hiç bilmedik ki bunların bir gün mezuniyet gecesiyle son bulacağını. Evet bilmedik, bilemedik. Belki de bilmek istemedik. Hiç hafızalarımızdan yitiremeyeceğimiz bir gece yaşadık. Ne yaşanılanlar, ne öğrencilerim, ne arkadaşlarım, ne de Özlem’im yalnız bıraktı beni.
Birden ikinci kez birinci sınıfı okutmanın telaşı içerisinde buluverdim kendimi. Kabullenmek çok zor geldi bana. Sınıfa girince hiç tahmin bile edemeyeceğim bir heyecan sardı beni. Korkmuştum kendimden. Yeni öğrencilerimi sevemeyeceğim, kabullenemeyeceğim diye. Bu heyecan benim için umut ışığı oluverdi birden. Artık huzurluydum. Tamamiyle kendilerini bana teslim etmiş, minicik kalpler duruyordu karşımda. Ben de onları, içerisinde harflerinde bulunduğu bir kapta yoğurmaya başladım. Artık hamur kıvamını almaya başlamıştı. Yorgunluğumu yavaş yavaş üzerimden atmaya başlamıştım ki ellerimden aldılar. Maalesef mücadelem İstanbul’da Akşemsettin İlköğretim Okulu’nda son buldu. Görev değişikliğiyle atandığım bu okul, belki de beni sevdiğim insanlara yakın, ama bir o kadar da uzak yaşamayı öğretiyordu bana.
Öğretmenliğin, öğretmenin verdiği heyecanı, hazzı hiç bir şeyde bulamadım. Bugün konumum gereği sınıfta öğretmenlik yapmaktan mahrum kaldığım için, öğretmenliğin gerçekten de değerli bir meslek olduğunu daha iyi anlıyorum. Ben o heyecanı o hazzı hiçbir şeyde tatmadım çünkü.
Heyecanla öğretmenlik mesleğine geçeceğim yılları bekleyedurdum. Bugün geldiğim noktayı, benim için sonu parlak hedefleri olan bir başlangıç noktası olarak kabul edip, yaşamımı pasta misali şekillendirmeye başlamıştım. Aksilik bu ya, bazen pastaya istediğiniz şekli vermekte zorlanırsınız. İnatla şekillenmek istemez. İşte benim İstanbul maceramda, böyle son şeklini alamamış bir pasta misali ortada kalakaldı. Seneler sonrada olsa son şeklini vermek üzere ELVEDA İSTANBUL…
özlem
Canım arkadaşım,
Az zaman oldu tanışalı ama makaleni okuduğumda sanki yıllardır yanındaymışım gibi geldi bana.Gözyaşlarıma hakim olamadım,kendimi senin yerine koyarak okudum anılarını.Babanın mekanı cennet olsun.
Belki sokakları denize çıkmasa da güzeldir Ankara.İstanbul kadar olmasa da büyüktür.Hiç olmazsa büyük yürekli dostun var artık.Anlamıştım bu kadar yaratıcı,çılgın,azimli,kıpır kıpır birisi olduğunu.
Canım benim;oğlunla,eşinle,sevdiklerinle huzurlu,dolu dolu günler geçirmen dileğimle.
HOŞGELDİN ARAMIZA,HOŞGELDİN ANKARA\’MIZA…PASTAYA ŞEKİL VERMEYE BİRLİKTE DEVAM:)
PINAR
ÖĞRETMENİM SİZİ CANIMDAN ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM SİZİ GÖRDÜĞÜM GÜNDENBERİ SİZDEN HİÇ AYRILMAK İSTEMEDİM ÖĞRETMENİM DUA EDİYORUM Kİ BİZDEN HİÇ AMA HİÇ AYRILMAYIN HEP YANIMIZDA OLUNCANIM ÖĞRETMENİM SİZİ ÇOK AMA ÇOK SEVEN ÖĞRENCİNİZ PINAR VARLIK
almina
TEKRAR SİZİ GÖRECEĞİM İÇİN ÇOK MUTLUYUM.ÇÜNKÜ SİZİ ÇOKK ÖZLEDİM CANIM ÖĞRETMENİM…
SEVGİLERLE:ALMİNA NUR TÜRK
irem seçkin
sınıfınıza daha yeni katılmama ramen size çok alışmıştım 1 yılı birlikte geçirdik ama bana çok kısa geldi size 1 yıldan daha çok iht,yacım vardı olsun ya siz le hiç tanışmasaydım…
çok şey kaybederdim ama sizinle tanışma fırsatı oldu sizinle bir çok şey öğrendim kafamda bin bir türlü madde oluşturdum…
sizi çok sevdim…
bn canım öğretmenim..
YAREN ŞAPALOĞLU
şimdi arkama dönüp bu yazıyı okuduğumda gerçekten hepimizin yıllara meydan okuyan bizlerin değil yaşlarımızın okulduğunu anlıyorum.ewet ayrılıklar karşısınında hepimiz hayata yenik düşüyoruz gittiğinizde buna asla alışamam diyordum ve gittiğiniz gün size sarıldığımda şunu anladımki ben fark etmediğim kadar çok seviyormuşum sizi.evet yine acılara ayrılıklara yenik düştüğümüz bir gün daha. bazen yanlız kalınca yaşadığımız güzel kötü acı tatlı küçük büyük mutlulukarımızı acılarımızı düşünüyorumda size daha da bir bağlanıyorum bizim için gecenizi gündüzünüze katıp daha iyi olmamız için var gücünüzle çalışıyordunuz.sizi çok özlüyorum hayat ne adar acımasız en çok sevdiğimiz kkkşi bizden ilometrelerce uzağa götürdü diye.yanımızda oluğunuz zaman değerinizi anlayamamışız meğer sizsiz sevgisiz umutsuz kalınca anladık sizin değerinizi sizi çokk ama çookk özlüyorum ne kadar telefon ve internet aracılıylada görüşsekte yüz yüze konuşup sarıldığımız acı tatlı herşeyi paylaştığımız anlar gibi olmuyor kendinize çok iyi bakın en çok iyim ama tek bir sorunum var sevgisiz umutsuz ve mutsuzum sizi çokk özledim sizi çok seviyorum hiçbir zaman yüzünüzden gülücükler eksilmesin kendinize iyi bakın çünkü gülmek siz çok yakışıyor…
ÖĞRENCİNİZ:
Yeliz Elif Gündüz
bir şeyler yazdığınızı görünce bir heyecandır aldı beni.Daha okumaya başlamadan dolu dolu 5 yıl geçti gözlerimin önünden.Söylediğiniz gibi kına geceleri, sergiler, gülücüklerle tebessümlerle süslenmiş dersler… şimdi düşünüyorumda ne çok şey yaşamışız. küçücük kalplerimizde kocaman bir sevgi taşımışız size karşı.Uğraşsak bu kadar sevgiyle dolduramazdık belki de kalbimizi.Okula ilk geldiğimizde masumduk belki belki de hiç birşeyin farkında değildik.Ama şimdi yeni yeni anlıyorum ki; o hiç bir şey bilmediğimiz anlarda bile gözümüzün önünde okula gelmek için kalplarimizde bir tutam sevgi taşımak için bir neden vardı.ÖĞRETMENİMİZ.Belki bazen sinirlendik kızdık size küstük.Ama o sevgi hiç azalmadı. hiç tükenmedi yüreklerimizde.söylerlerdi hep \”öğretmen sizin ikinci annenizdir.\” diye ama hiç bir zaman sizi öyle düşünmemiştim. Bilemiyorum belki de düşünememiştim yada düşünmek istememiştim.Şimdi anlıyorum k; anne olarak düşünememekte haklıymışım.çünkü şimdi anlıyorum ki siz bizim annemizden çok daha öteye gittiniz.herkesin kalbi 2 ye benimki ise 3 e bölünmüştü sanki. anne ve babamın yanına sizi eklemekle onların yerini azaltmamıştım. çünkü kalbim iki misli daha büyümüştü. belki size yer açıyordu. belkide amacı gittiğinizde kapanmayacak büyük bir delik bırakmaktı. bilemiyorum.
Aslında söz vermiştim kendime gittiğiniz için ağlamayacaktım bir daha. çünkü bu hem sizi hem de beni üzmekten başka bir işe yaramıyordu.ama dayanamadım işte tuttum tuttum ama son anlarda boşandı gözyaşlarım hani an gelir insanın içinde bir boşluk olur. ağlarsın bağırırsın çağırırsın da yinede kapanmaz. işte o boşluğu hissetmeye başlayınca gözyaşlarında durmaksızın akar akar akar. o boşluk kapanmadıkça durmaz ya gözyaşların işte öyle ağladım.
hani yazmışsınız ya bütün arkadaşlarım orada bense kilometrelerce uzakta diye. işte şuan yine o andasınız. belkide hayat kendini tekrar ediyor. ama bu sefer bir fark var bu sefer geride kalanlar arkadaşlarınız değil öğrencileriniz oldu.
KÜÇÜCÜK OLAN BU YÜREKTE HER ZAMAN YAŞAYACAKSINIZ.
yaren şapaloğlu
5 SENE BOYUNCA O KADAR GÜZEL ANLAR YAŞAMIŞIZ DEMEKKİ NASIL GEÇTİĞİNE HİÇ BİRİMİZ İNANAMIYORUZ…SİZİ ÇOK ÖZLÜYORUM BAZEN SIKILDIĞIM ANLAR YARDIMA İHTİYAÇ DUYDUĞUM ZAMAN ÇOK SEVDİĞİM SIRDAŞIM OLAN ÖĞRETMENİMİ ARIYORUM… AMA SİZ ÇOOOOK UZAKLARDA OLDUĞUNUZ İÇİN ANLATAMIYORUM VE KENDİMİ ÇOK YANLIZ HİSSEDİYORUM … AMA VARLIĞINIZ DAHİ BENİ TESELLİ EDİYOR… İYİKİ VARSINIZ SİZİ ÇOK SEVİYORUM
ÖĞRENCİNİZ:YAREN
şebnem
öğretmenim benim sizi okadar cok benimsemiş o kadar çok sevmişim ki ayrılmak kelimesi bana cok ama çok uzak.. sizinde dediqiniz qibi qecirdiqimiz 5 yıl ama biz bu 5 yılın içerisine sıqamıyoruz o kocaman 5 yıl şimdi siz olmayın ca ufacık qeliyor bize biz on binlerce yıl istiyoruz sizinle beraber sizin kontrolunuz altın o kadar çok özledimki sizi okadar çok ihtiyaç duyuyorum ki size ama ne yazıkki bulamıyorum sizi yoksunuz.. benim biriciqimsiniz unutmayın biz sizin hep yanınızdayız bizim için UNUTULMAZ BİR ÖĞRETMEN siniz.. hiç bir öğreticinin yapamayacaqını siz yaptınız.. sizin qibi bir öqretrmen tanımadım ve tanıyacaqımı zannetmiyorum sizi çok seviyor ve özlüyorumm .. sizi canı kadar seven öğrenciniz ŞEBNEM..!
SEVGİ ÖĞRETMENE
Ayla GÜRDAL
Tesadüfen okuduğum yazın beni çok duygulandırdı ve eski günlere götürdü.Öğretmenliğin en güzel yanlarından biri de seneler sonra bile öğrencileriniz tarafından hatırlanabilmek. Yazınızdan çok iyi öğretmen olduğunuz anlaşılıyor. Çalışmalarınızda başarılar diler, gözlerinizden öperim.
asude
Kanatlarınızın altında okumayı,yazmayı,düşünmeyi,ayakta kalmayı,sorumluluklarımzı ve daha bir sürü şeyler öğrendik.Bu şeyleri öğrendik ama bazen yanlışlarımızda oldu ama bizi saran kanatlar bunları telafi etti.Şimdi ise ortada kaldık yapayanlız bizi koruyan kanatlar Ankara\’ya uçtular.Başka bir kanatlar açıldı üzerimize tanımadığımız kanatlar.Bizi koruyor kolluyor şimdi ama o kanatlar gibi olmuyor…
ÖĞRETMENİM SİZİ ÇOK ÖZLEDİM…
zehra cura
sevgicimmmm..canım benim beni ağlattın gerçekten okurken anlattıklarınla bende istanbulda senle beraber yaşamış gibi oldum çok duygulandım bu şehirde büyüdün bu şehirde öğretmen oldun bu şehirde evlendin en önemlisi bu şehirde ANNE oldun ve bir sürüüüü tatlı acı anılar yaşadın.umarım bundan sonraki hayatında belki çocukların annesinin okulunda okuma kararı verip onların peşlerinden gelerek karşılaşırsın.ne olursa olsun herşey gönlünce olsun.
BUSE YANIK
ÖĞRETMENİM SİZİN BİZİ OKUL HAYATIMIZDA BIRAKTIĞINIZ ANDAN BERİ TEK TESELLİMİZ AYNIŞEHİRDE NEFES ALDIĞIMIZI BİLMEKTİ.ANCAK SİZ BU ŞEHİRDENDE GİDİYORSANIZ ŞİMDİ SADECE SİZİ SÜREKLİ HATIRLAMAK VE AYNI TOPRAKLARI PAYLAŞMAK BİZİ TESELLİ EDECEK. YOLUNUZ AÇIK OLSUN ARDINIZDA BIRAKTIĞINIZ ÖĞRENCİLERİ LÜTFEN UNUTMAYIN ÇÜNKÜ BİZ SENİ HİÇ UNUTMAYACAĞIZ. HERŞEY GÖLNÜNÜZCE OLSUN… BUSE YANIK
şebnem
aynı söylediğiniz gibi değerli öğretmenim siz bisim için unutulmaz bir öğretmen , unutlmaz bir insansınız,,,kısa ama içinde büyük mutlulukların , büyük kalplerin olduğu istanbul maceranız her zaman sizinlee…
5/B SINIFI sevgi çiçekleri..!
ayşe dilber
GÜNAYDIN SEVGİ HANIM BU SABAH BALKONDA OTURURKEN BİRDEN UZUN ZAMANDIR SİTENİNİZİ ZİYARET ETMEDİĞİMİ FARK ETTİM VE ŞEKİLSİZ PASTA İSMİNİ VERDİĞİNİZ VEDA MEKTUBUNUZU OKUDUM HAYATIMDA HİÇ BU KADAR KENDİMİ KÖTÜ HİSSETMEMİŞTİM SİZİ TANIMA ŞANSIM PEK OLMADI İNSANLARI TANIMADAN HÜKÜM VEREN İNSANLARDAN OLMADIM OYÜZDEN SİZİ YAZDIĞINIZ VEDA MEKTUBU ÇOK İYİ ANLATMIŞ BU KADAR DUYGUSAL OLABİLECEĞİNİZİ DÜŞÜNEMEDİM SİZ ŞU YAŞINIZDA NE ÇOK GÜZELLİKLER YAŞAMIŞSINIZ BUNLAR SİZİ OLGUNLAŞTIRMIŞ VE AYRICA BABANIZI KAYBETTİĞİNİZİ BİLMİYORDUM SİZİ ÇOK İYİ ANLIYORUM ÇÜNKÜ BENDE BABAMI 12 YIL ÖNCE KAYBETTİM AMA İNANCINIZ HAZMİNİZ SİZİ ÇOK İYİ YERLERE GETİRMİŞ KEŞKE SİZİ DAHA ÖNCE TANIMA ŞANSIM OLSAYDI SİZE BUNDAN SONRAKİ YAŞAMINIZDA AİLENİZLE MUTLU SAĞLIKLI BAŞARILI BİR YAŞAM DİLİYORUM HİÇ BİR HAYALİNİZDEN VAZ GEÇMEYİN MUTLULUKLAR AYŞE DİLBER
Özlem BİLGİÇ
İnsan duygularını bu kadar güzel, bu kadar içten ancak böyle anlatabilir.Her satırında farklı bir anlam yüklü. Okurken gözyaşlarımı engelleyemedim. Eline yüreğine sağlık arkadaşım. Ayrılık beni çok üzse de senin gittiğin her yerde mutlu olacağını bilmek yüreğime su serpiyor. Sıcacık yüreğinle gittiğin her yeri ısatacaksın. Seninle hiç ayrılmayacak yollarımız. Bana İstanbulu\’u sevdirensin sen. Her zaman desteğini hissetim. Beni hiç yalnız bırakmadın. Bu yorumu yazmayı hep erteledim sanki veda yazısı gibi oluyor. Seni İstanbulsuz, İstanbul\’u da sensiz düşünmek mümkün değil. Eninde sonunda yollarımız yine İstanbul\’da kesişecek buna eminim. Buna geçici bir veda demek istiyorum. Sen de öyle düşün. Seni çok sevdiğimi, mutlu ve üzüntülü anlarında her zaman yanında olmaya çalışacağımı unutma…
Tekin ERDOĞAN
Merhaba arkadaşım yazını okudum ama çok üzülüyor gibi görünüyorsun.ama gittiğin yerdede yeni insanları tanıma şansın olacak.Çanakkale-İntepe gibi.Hayat böyle bişey anlamaya çalıştıkça daha da anlamsızlaşıyor ,herşey boş bir dönüp arkana baksana hayat elden gidiyor ,yaşlanıyoruz ve hiçbirşey yapamyoruz.dedim ya hayat böyle bişey…..
umarım gittiğin yerdede mutlu ve başarılı olursun…sevgilerimle
SIBEL ECEM CINDIOĞLU
LUTFEN BOYLE KONUSMAYIN BUNLAR HAYATIN ACI GERCEKLERI YARININ BIZLERE NELER GETIRECEGINI BILEMEYIZ BIZLER ARADIGIMIZI BULDUK DERKEN AVUCUMUZDAN KAYIP GITTINIZ ARADA GORME SANSIMIZ VAR DERKEN BELKI HIC GORUSEMIYECEGIZ AMA SUNU IYI BILIN KI MINIK YUREKLI SEVGICIKLER SIZI KALPLERINDE OGRETTIKLERINIZI AKILLARINDAN CIKARMIYACAKLARINA EMIN OLABILIRSINIZ
irem
Hocan gidiceğinizi kim söyledi? Siz gitmiyeceksiniz.Bi sizi çok seviyoruz.Hep yanımızda olun.
erdem karanlı
2kere okudum güzel kardeşim benim.okudukça da çok duygulandım.Düşenimiyorum gerçekten ayrılıyormuyuz bunca rakadaşlıktan sonra diye.Dostluklarımız devam edecektir seinle.Bu arada azmine cesaretine mücadelene hayran kaldım.İnanıyorum ki bu başarınla gittiğin her yerde minicik elleri yoğurup hamur kıvamına getirirsin sen.Senin adın\”Sevgi\” etrafındakilere sevgi veriyorsun.
Mehmet
Her veda yenı baslangıclar yenı anılar yenı dostluklar yenı pazar alışverişlerİ getirir :-))Sizlerin secmiş oldugu bu onurlu ve zorlu meslek hayatınızda gorevinizi her zaman ve her yerde en iyi şekilde yerıne getireceginiz umuduyla dilegiyle…. ömür boyu BASARILAR
MEHMET/SUNA
funda özlü
öncelikle teşekkür ediyorum arkadaşım araya girmişim ben de bu güzel yazıda, çok beğendim.Bana da hatırlattın eski günleri.Ama senin hangi şehirde olduğun çok önemli değil bence, gittiğin her yere aynı Sevgi\’yi götüreceksin nasılsa.Belki de gideceğin yerde senin gibi bir eğitimciye daha çok ihtiyacı olan çocuklar olacak.Sen her zaman her yerde başarırsın, öpüyorum cnm
Tuğçe Metin
Yüreğinize sağlık diyor,başka diyecek söz bulamıyorum.3 sene sonra kavuşacağım mesleğime daha bir tutundum.Eminim Ankara da da güzel günler ve güzel anılar sizi bekliyor:)
Hatice Bursalı
Çok duygulandım ve düşüncelere daldım arkadaşım.Her işin ve her mesleğin bir zorluğu vardır. Sen o zorluğu başarabildin ve gurur duyulacak bir mesleği öğretmenliği seçtin. Mesleğine ne kadar çok önem verdiğini bildiğim için seninle gurur duyuyorum ve iyi bir arkadaş olduğun için seni çok seviyorum. Hayatın boyunca kendinden emin adımlarla ve senin doğrularınla ilerlemeye devam edersin inşallah. Bunu canı gönülden istiyorum arkadaşım. Her sonun bir başlangıcı vardır bunu sakın unutma. Belkı pastan o zaman şekil alır, bunu sen bile anlayamazsın. Bu seferde tadından yemeğe doyum olmaz 🙂 Umarım bizleri de unutmazsın…
Ad Soyad
ÖĞRENCİDİR ÖĞRETMENİ VAR EDEN
BİR BAKIŞTIR AŞIKLARI BİRBİRİNE YAR EDEN
HATIRLANMAZ ELVEDA DEMEDEN ÇEKİP GİDEN
BEN BİR YOL SEN İSE ÇEKİP GİDEN OLMA ÖĞRETMENİM
şebnem
bizz hiçbirşey anlamadık..ne çabuk qectii zaman 5 yıllık sevimli,zevkli ,,bir animalsyon…
hayatımın en qüzel animalsyonu ..
sevgi aydın ve öğrencileri..sevgi çiceklerii ,sizinle herzaman heryerde,üzüntünüzde,sevininizde..
şebnem
insanlar bağzı insanları hep yanında ister,,ben sizi hep yanımda istiyorum çünkü siz benim biricik öğretmenim ,bana beni öğreten kişisiniz…hep kalbimdesiniz.nereye qiderseniz qidin istanbul, anılarınız ve biz öğrencileriniz hep yanındayız..hep mutlu olmanız dileğiyle…sizi seviyorum
YAREN ŞAPALOĞLU
Annemin beni size emanet etiği günü hiç unutmuyorum.Küçücük yüreğim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.Zaman ne çabuk geçti şimdi ise sizin göstermiş olduğunuz doğru yolda sizin gibi hırsla hedeflerimize doğru yürüyoruz.Bizleri böylesine büyük bir sabırla bu günlere getirdiğiniz için size sonsuz teşekkür ederiim.Hayat bizi birbirimizden neyazıkki ayırsada benim kalbim hep sizinle.Sizi çoook seviyorum.İyiki varsınız.
YAREN ŞAPALOĞLU
ÖĞRENCİDİR ÖĞRETMENİ VAR EDEN
BİR BAKIŞTIR AŞIKLARI BİRBİRİNE YAR EDEN
HATIRLANMAZ EVLADA DEMEDEN ÇEKİP GİDEN
BEN BİR YOL SEN İSE ÇEKİP GİDEN OLMA ÖĞRETMENİM
kadriye
çoook güzel anlatmışsın duygularını.ama her son yeni bir başlangıç getirir.bu başlangıcın sana murata ve burak adaha güzel ve başarılı günler getrmesi dileğiyle.(sen her şehirde her konumda başarılı olursun sana güveniyorum)her şeyin hayırlısı bunu hiç unutma.
Aslıhan Şapaloğlu
YAZINIZDA BAHSETTİĞİNİZ GİBİ ÖĞRETMENLİK GERÇEKTENDE DEĞERLİ VE KUTSAL BİR MESLEKTİR.AMA BU MESLEĞİN ÖZVERİSİNİ BİZLER VE ÇOCUKLARIMIZA 5 SENE BOYU FAZLASI İLE VERDİĞİNİZ İÇİN SİZE SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM.BENİM İÇİN HAYATTA EN DEĞERLİ OLAN VARLIĞIDA BU ŞEKİLDE ŞEKİLENDİRDİĞİNİZ İÇİN TEKRAR TEŞEKKÜR EDEYORUM.SİZİN GİBİ BİR İNSAN,ÖĞRETMEN VE BENİM İÇİN KARDEŞİMDEN SONRA EN YAKIN BULDUĞUM KİŞİ OLARAK TANIDIĞIM İÇİN ÇOK MUTLUYUM. SİZİ ÇOK SEVİYORUZ.
?
tek kelimeyle harika olmuş. Düşüncelerinin içerisinde bizler de yer aldığımız için daha bir gururlandım arkadaşım seni çok seviyoruz
Fatih AYDIN
KENDİ İÇİNDE YAŞADIĞIN ÇOK ÖZEL FIRTINALARINI ÇOK GUZEL KALEME ALMIŞSIN ABLACIM AMA UNUTMAMAK GEREKIR KI HAYAT DEĞİŞİMLERİ İLE GUZEL VE FARKLIDIR.SANA TAVSİYEM BUNDAN SONRA Kİ YENİ SEHRİNİN TADINI CIKARMAN HAKKINI VERMEN EMINIM KI VERECEKSİNDİR.ÇOK DUYGUSAL BİR YAZI OLMUS İÇİNDE KOPAN FIRTINALARININ BİR KISMINI EN AZ BENDE SENIN KDAR YASIYORUM AMA UNUTMAMAMIZ GEREKIR KI BIZ BU DUNYADAN GÖÇÜNCEYE KADAR O FIRTINALAR SENE DE BİR GÜNDE OLSA AKLIMIZA GELECEK BELKIDE OTURUP KENDI KENDIMIZE KÖŞEMIZDE AĞLAYACAĞIZ İÇİMİZDE YAŞAYACAĞIZ ONUN SEVGISINI DE HÜZNÜNÜDE. MUKEMMEL ANLATMISSIN DUYGULARINI EE BENDE BENIM ABLAM YAZAR DEYIP GURURLANAYIM 🙂 SENİ COK SEVIYORUM HER DEĞİŞİM FARKLI GUZELDIR TADINI CIKARMAK EN GUZEL DIYORUM BOL BOL ÖPÜYORUM SENİ…