Küçücüktüm, yani yemekte bamya olduğunda aç kaldığımı bildiğim günlerden bir gündü. Aç kalmamak uğruna da yemeğin suyuna ekmeğimi banıp banıp yerken babacığım tabağımda biriken bamyaları görünce onları neden yemiyorsun diye sordu. Küçüklerini yedim ama bunlar büyük olduğu için sevmiyorum dememe rağmen bütün bamyaları kendi elleriyle ağzıma doldurduğunu hiç unutamam. Koca yudum boğazımda düğümlenip kalmış, uzun süre yutamamıştım. Tıpkı şimdi bamya yerken son yudumumu da yutamayıp anılarımın boğazımı düğümlediği gibi…. Bamya aynı bamya ama yiten zamanlar, mekanlar, kaybettiklerimiz, lezzet yolculuğunu nasıl da tarifsiz bir üzüntüyle durdurmayı başarıyor. Benim de başardıklarım oluyor elbet,?? şimdide pazarda kızartmasını yapmak için iri bamya arayan, gördüğüm yerde bütün yemeklerin arasında önceliği bamyaya veren bir tip oldum. Başardım babacığım sanırım, artık ben bamyayı severek yemeyi, ama sensiz aile sofralarına otururken gözümün seni aramasını, bayramlarda öpemeyeceğimi bildiğim halde seni aramamayı, her bamya yemeğinde anılarımı canlandırmamayı,… hiç ama hiç başaramayacağım sanırım. Bak sensiz geçecek bir bayram daha kapımızda… Bu sefer ben de uzağım evimize… Söyle Kıbrıs nasıl seveyim seni… Şükür ettiklerimle mutluyken, bir o kadarda sevdiklerimle birlikte olmamız gereken günlerde de uzak yaşamayı öğretmeyi mi BAŞARMAYA çalışıyorsun yoksa…
Bamyanın yolculuğunu BAŞARIYA bağlamının mutluluğu da zirvede dalgalansın o vakit… Güzelsin Kıbrıs 8 Ağustos 2019