…sofrada sadece bu tabaklarla misafir geldiğinde yemek yerdik ninemde. Hani özlemek te kıymetini arttırır ya sevdiklerinin öyle bir şey olsa gerek. Evlendiğim günden bu yana hep hayalimdi şu tabaklarıma kavuşabilmek. Ahşap kabinli asırlık dikiş makinesi benim olsun mu nine sen öldüğünde dediğim gibi bunları da istemiştim. O vakit al götür kızanım demişti ama kıyamamıştım. Aslında zaten benimdi onlar sahiplenmiştim her yemek yediğimdeki anısıyla. Uzunca süredir her anneme geldiğimde ninemin duvarda asılı tereğine gidip bakar hasret giderir, kavuşacağımız günler de gelecek derdim… Götürcek olsam Küçücük mutfağımın neresine koyarım bu anı yüküyle ben seni deyip vazgeçerdim…. Yıllar geçti gidiyor kaybettiklerimizle, yeniden eklediklerimizle… Çok şükür kavuştuğumuz günler de geldi. Ninemin mutfağına girdim. Terekle göz göze geldik. Çıktım sandalyeye , ulaşılması yüksek yerdeydi. Oysa anıları hiç öyle olmadı birer birer dizildiler gözümün önünde. Yer sofrasının vazgeçilmez rahmetli dedemin kuralı, sofrada ayranın en son içilmesi… Bir yandan da Birer birer indirdim tabaklarla beraber anıları da terekten… Tozlanmışlardı. Ninemin deyişiyle akladım, pakladım bir güzel onları…. Çok isle (güzel) oldular. Artık yeni anılara kucak açma zamanı gelmişse dedim…. Zamanında Küçücük mutfağıma sığdıramadığın tabaklarımı, şimdi kocaman bir mutfağa bile sığdıramamak…. Anıların yükü…. O vakit şükür sebebim olsun… Hoş geldin evimize… ( 2Aralık 2020)